yazarlar-çizerler-çekerler

Patlagaç arama kutusu

25 Ekim 2011 Salı

ANLATINCA KOMİK OLMUYOR (PATAK)


Çay içiyoruz iş arkadaşlarımla ve bir konu üzerinden hepimiz sırayla başımızdan geçen olayları anlatıyoruz, “Geçen gün de bana şu oldu, inanır mısınız…”, “Bir keresin de…” ile başlayarak söyleşiyoruz. Hatta bazı geveze arkadaşlar, bizim tanımadığımız başka arkadaşlarının başlarından geçen, konumuzla ilgili olayları bile anlatıyor.

Benim de aklıma komik bir anım geldi, üstelik gevezelere bırakmayayım meydanı, çünkü her an konumuzla alakasız anılara geçebilirler, dişe dokunur bir şeyler anlatayım dedim ve konuya girdim: “Ama çok komik.” deyip bir de kahkaha attıktan sonra hararetle devam ettim anıma; “Sabah otobüsten indim, metroya doğru yürüyorum, kulaklıkla müzik dinliyorum (lafı dolandırıyorum ki, o anı tam olarak gözlerinde canlandırsınlar diye,  tasvir tekniğinde birazcık usta olduğum için). Herkes işine gücüne gittiğinden, sokaklar kalabalık. Yanımda bir teyze, sokulmuş bana bir şeyler söylüyor, ben de dalgınlıkla çıkardım kulaklığı ve ‘Efendim?’ dedim teyzeye. Şöyle bir baktı bana, afalladı biraz. Yanında tanıdığı biri varmış meğer onunla konuşuyormuş.” dedim ve konuşmamın başında attığım kahkahanın biraz daha iştahlısını attım gitti. Arkadaşlarım şöyle bir kıpırdandılar, gülümsediler (sağ olsunlar). Bakıştılar birbirleriyle, biri dudağını kıvırdı, biri belli belirsiz ‘hımmm’ dedi. Ama Pınar acımasızca, kaşlarını kaldırarak, yüzüne şaşkınlık ve hayal kırıklığı ifadesini takıp, kafasını ufak iki hareketle sağa sola salladıktan sonra; “ Eee?” dedi, fakat benim Anı’m bitmişti, söyleyeceklerim bu kadardı; “Ne ee’si? Bu kadar işte!” dedim. Bunun üzerine Pınar ve diğerleri kıkırdadılar ve Pınar’ın ağzından beni nakavt edecek cümle döküldü; “Aman (ikinci a’yı uzattı biraz), ben de bir şey anlatacaksın sanmıştım.” Çok canım sıkıldı, yıkılmıştım, “Ya işte, çok güldüm ben, komikti aslında, ama orada olmanız lazımdı…” gibi birbirinden rezil cümleler ardı ardına çıkıverdi ağzımdan, kendimi 'armut' gibi, konuştukça gözden düşüp, paramparça olduğumu hissediyor, bir an önce başkasının anısına geçilmesini bekliyordum.

Gülmek, sandığımız kadar basit bir olay değilmiş dedim demek ki. Ne bileyim yahu, demek ki onların ‘komiğine gitmedi’. O gün gururum kırık bir halde eve gittim, aynı anımı anneme de anlattım, o da gülmedi. Annemin verdiği tepki ise; “Salak mıymış kadın, ne sokulmuş yürüyor sana, yol mu kalmamış başka, ne biçim insanlar var anlamıyorum ki…” diye kendi kendine söylenip, “Aç mısın, yemeği ısıtayım mı?” sorusuyla son buldu. İşte o gün anladım bazı anılar ‘anlatınca komik olmuyor.' Anlatınca komik olmuyor...

NOT: Patak; o günden sonra, işten ayrıldı, Pınar’ı işkence yaparak öldürdü. Annesinin bütün tencerelerinin dibini yaktı ve örgü şişlerini yamulttu. O anısını hiç unutmadı, ama bir daha hiç kimseye anlatmadı. Bu olayların üzerinden yaklaşık on yıl geçtikten sonra, ortadan yok oldu. Bazı kayıtlarda, onun o gün ona sokulan teyzeyi aradığı geçiyor, fakat bugün bile gerçek bir sır olarak herpimizin aklını kurcalıyor…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder